Paris Photo Fair is At Your Fingertips Now

Each year, New York is hosting world’s biggest photography fair: Paris Photo. Like all festivals and events, its cancelled due to Covid. I was not going to visit the fair nor I’ve had a plan to go to New York in April; but now I can! And you can, too; the fair is available online. For your eyes only, until 30th of April.

Here are my favorurite photos, linked with their artists.

Halaban, Gail Albert. Art Academy, Campo Di Fiori, Rome, June, 2017. Archival pigment print, 45 1/8 x 64 5/8 inches
Halaban, Gail Albert. Red Kimono, San Marco, Venice, October, 2017. Archival pigment print, 53 3/16 x 38 inches.
Arielle Bobb-Willis / New Orleans, 2017 / Archival pigment print / 20 x 30 inches
Anastasia Samoylova, Pool after Hurricane 2017, Archival pigment print on paper, 40 x 32 inch
Stickybeak by Julie Cockburn – published by Chose Commune
Maia Flore, “Vital space, 2019”, Archival inkjet print, 120 x 150 cm
JANET DELANEY, Coffee and a Sandwich, 1985, Archival Pigment Print, 15 x 15 inches, edition of 5 + 2AP; 24 x 24 inches, edition of 2 + 1AP
JANET DELANEY, Newsstand in the Subway, 1985, Archival Pigment Print, 15 x 15 inches, edition of 5 + 2AP; 24 x 24 inches, edition of 2 + 1AP
Joel Sternfeld, New York City (Happy Anniversary Sweetie Face – First Pictures series), 1976, Epson print, 12′ x 15′. Courtesy Xippas Gallery and Joel Sternfeld
Joel Meyerowitz, New York, 1978, archival pigment print; printed later, from an edition of 15, 20 x 24 3/8 inches, signed in ink on label affixed to mount verso. © Joel Meyerowitz, Courtesy Howard Greenberg Gallery, New York
Tyler Mitchell / Twins II, 2016 / Archival pigment print / 40 x 50 inches

Link is here, if you want to explore yourself!

 

 

 

Monthly Good Istanbul Guide: February

Believe it or not; its February! When the weather is cold outside, its easy to get cuddled up on the sofa and watch Netflix all day. But there are so many things happening around, that you wouldn’t want to miss. Here are some of them.

Go Artsy

Marina Abramovic at Sakip Sabanci Museum. If you’re in Istanbul now, you’re fortunate enough to see most of the life-works of one of the best performance artist of our time. At the exhibition, you’ll also find real time performance art by many selected artists, check from this link before you go – if you’re interested seeing a particular one. There is a rumor that Abramovic herself will have a suprise performance in following days!

Dates: 31 Jan – 26 Apr

Address: Sakip Sabanci Museum, Emirgan

Bauhaus Imaginista: Moving Away. One hundred years after its foundation, bauhaus imaginista offers a new interpretation of the Bauhaus as a globally connected institution and as a proposition of modernity.

Dates: 28 Jan – 3 Apr

Address: SALT, Beyoglu

The Constantinapole Years at Mehser. Ever wondered what Istanbul looked like between 1919-1921? Visit Alexis Gritchenko’s exhibition showcasing streets and people of the city.

Dates: 7 Feb – 10 May

Address: Mehser, Beyoglu

Meanwhile in the Mountains: Sagalassos. Sagalassos is one of the best preserved ancient cities of Mediterranean. From mammoth bones to massive statues of the Roman emperors Marcus Aurelius; you’ll be amazed to see how close you are to real history.

Dates: 27 Nov – 28 May

Address: Yapı Kredi Cultural Centre, Beyoglu

Try Somewhere New

Dinner at Foxy Karakoy. Chef Maksut Askar and Levon Bagis have been dreaming to open up a wine bar with a menu filled with only local grape varieties. This dream is realized very recently, and we’re very happy that we now have such a cool place in Istanbul.

Address: Sub Karakoy, Beyoglu

Closed on Sundays & Mondays

Brunch at MSA’s Restaurant. Since its opening, MSA’s Restaurant renewed its menu over and over. Now, I believe they reached a peak note where everything is incredibly delicious! I love truffle fritatta with cheddar sausage.

Address: Sakip Sabanci Museum, Emirgan

A Local Food Gem

Day Day Bakery. You know if tradesman of Grand Bazaar recommend a place to eat, its really good. Day Day Bakery is baking with the same method since 1969 by using only real & fresh ingredients. There is always a que in front of it; and if “apple cookie” is finished you’ll hear people muttering outside. Go there early on a Saturday morning (around 9-ish) to try borek as well.

Address: Mollafenari, İskender Boğazı Sk. No:18, Fatih

Closed on Sundays

Unexpexted Museum

Museum of Innocence. A 19th-century house in Çukurcuma created by novelist Orhan Pamuk as a companion to his novel. The rumour is Mr Pamuk first started collecting items for the museum and then wrote the novel based on them. So the museum is where everything started. But for the sake of the experience, read the novel first, visit the museum later.

Address: Çukurcuma Caddesi, Dalgıç Çk. No:2, Beyoğlu

Closed on Mondays.

Explore a New City

Booked tickets to anywhere? Need inspiration? Check out my Good Madrid Guide!

İyi İstanbul Rehberi: Şubat

İnanması güç ama Şubat geldi! Dışarıda hava soğuk olduğunda, insanın tüm gün koltukta sıcak bir battaniye altında Netflix izleyesi geliyor (ki bu da şahane bir aktivite) ama şehirde olup biten bir çok şey var! Benim yapılacaklar listemde olanları sizinle de paylaşmak istedim; aşağıda bulabilirsiniz. Bu liste biraz şehri fiziksel olarak terketmeden, şehir hayatından kaçmanın yaratıcı yolları gibi oldu.

Kendinizi Sanata Verin

Marina Abramovic. Marina Abramovic bizim zamanımızın en iyi performans sanatçılarından. Sabancı Müzesi, 31 Ocak’ta başlayan seçkisi ile sanatçının 50 yıllık sanat hayatındaki en etkileyici performanslarını video ve fotoğraf dokümantasyonunu ile sergiliyor. Sanatçı tüm işlerinde “İnsanı İnsan Yapan Nedir?” sorusuna cevap arıyor, o yüzden sergiyi gezerken bu soruyu aklınızda tutun derim. Sergi ile ilgili en çok sorulan soru “Abramovic de orda mı?” oluyor; hayır kendisi canlı bir performans sergilemiyor. Ama bir süpriz yapma ihtimali varmış!

Sergide ayrıca birçok performans sanatçısı gerçek zamanlı performans sergiliyor. Gitmek istediğiniz tarihlerde hangi sanatçıların performans sergilediğine bu linkten bakabilirsiniz.

Tarih: 31 Oca – 26 Nis

Adres: Sakıp Sabancı Müzesi, Emirgan

Bauhaus Imaginista: Uzaklarda. Bauhaus’un kuruluşundan bir yüzyıl sonra gerçekleştirilen bauhaus imaginista, yeni bir tasarım eğitimi ve üretiminin önünü açan fikirleri Almanya’dan bütün dünyaya yayılan okula güncel bir yorumlama getiriyor.

Tarih: 28 Oca – 3 Nis

Adres: SALT, Beyoğlu

Istanbul Yılları. 1919-1921 yılları arasında İstanbul’un neye benzediğini hiç merak ettiniz mi? O yıllarda Istanbul’da yaşamış Ukraynalı sanatçı Alexis Gritchenko’nun gözünden İstanbul sokaklarını, binalarını, şehirdeki insanları keşfedin.

Tarih: 7 Şub – 10 Mayıs

Adres: Mehser, Beyoğlu

Bir Zamanlar Toroslarda: Sagalassos. Sagalassos, Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerinden biri. Mamut kemiklerinden, Roma imparatoru Marcus Aurelius’un devasa heykellerine; gerçek tarihe ne kadar yakın olduğunuzu görünce şaşıracaksınız.

Tarih: 27 Kasım – 28 Mayıs

Adres: Yapı Kredi Kültür Merkezi, Beyoğlu

Yeni Bir Yer Deneyin

Foxy Karaköy’de Akşam Yemeği. Şef Maksut Aşkar ve Levon Bağış, senelerdir sadece yerel üzüm çeşitlerinin sunulduğu bir şarap barı açmayı hayal ediyorlarmış. Bu hayal çok yakın zamanda gerçekleşti! Maksut Aşkar’ın efsane menusu ve Levon Bağış’ın özellikli şarap seçkisini denemek için Foxy Karakoy’e!

Adres: Sub Karaköy, Beyoğlu

Pazar ve Pazartesi günleri kapalı

MSA’nın Restoranında Brunch. Açılışından bu yana MSA’nın Restoranı menüsünü defalarca yeniledi ve şuan bence her şeyin inanılmaz lezzetli olduğu bir zirveye ulaştılar! Brunch için gittiğimizde, en sevdiğim Cheddar’lı Sosis ve Trüflü Patates.

Adres: Sakıp Sabancı Müzesi, Emirgan

Gizli Kalmış Bir Lezzet

Day Day Pastanesi. Kapalıçarşı esnafı yemek için bir yer tavsiye ediyorsa gözüm kapalı güvenirim. Day Day Pastanesi, 1969’da kurulmuş bir pastane, o günden bu güne meşhur elmalı kurabiyeleri, çikolatalı eklerleri, ve daha bir çok lezzeti hiç bozmadan aynı şekilde üretiyorlar. Önünde sürekli sıra var; mutfaktan her çıkan hemen tükeniyor, hemen de yenisi geliyor. O yüzden mutlaka yolunuzu düşürün ve deneyin. Sabah erken giderseniz (10:00’a kadar) börek de yiyebilirsiniz.

Adres: Mollafenari, İskender Boğazı Sk. No: 18, Fatih

Pazar günleri kapalı

Alternatif Müze Gezin

Masumiyet Müzesi. Bildiğimiz büyük, yüksek tavanlı binaların içinde olan müzeleri unutun. Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi romanında anlattığı aşk hikayesi ve karakterlerinin hayatındaki hayali nesneleri sergilediği, 19.yüzyıldan kalan bir evin içine kurulu büyüleyici bir Çukurcuma evi burası. Söylenenlere göre, Orhan Pamuk romanını yazarken en başından beri aklında müzesini yapma fikri varmış; o yüzden önce nesneleri toplamaya sonra yazmaya başlamış. Yani müze, kitap için her şeyin başladığı yer. Eğer kitabı okuyup ziyaret ederseniz, çok daha etkileyici oluyor.

Adres: Çukurcuma Caddesi, Dalgıç Çk. No: 2, Beyoğlu

Pazartesi günleri kapalı.

Yeni Bir Şehir Keşfedin!

Dört gözle bekledin bir seyahat var mı? “Nereye gitsek” ilhamına ihtiyaç duyanlara, İyi Madrid Rehberi‘ni öneririm, linki burda.

 

Good Madrid Guide

Madrid is one of those cities that can convince you within a weekend, that you should probably move there. After recession years in Spain, creative young brains in Madrid found ways to rise up from the downturn and opened up brilliant design shops, cafes, restaurants and more. There is so much to do, so much to see and so much to fill up your belly. In this list, you’ll find some of those.

https://www.instagram.com/p/BegBMFoDVxV/?utm_source=ig_web_copy_link

For Breakfast

Federal Café. If you’ve seen my Barcelona guides, you’ll see Federal pops up almost all times. Madrid branch has cloned its original Barcelona location to bring free-range eggs, delicious breakfast and strong coffee to the city. Address: 9 Plaza de las Comendadoras.

https://www.instagram.com/p/BdmZ0zpDXOC/?utm_source=ig_web_copy_link

Hermanas Acre. Founded by 2 sisters, they serve healthy small bites and breakfast all day long. What I also loved was their luminous interior and beautiful plates. Address: 6 Calle Marqués de Monasterio

https://www.instagram.com/p/Bxeq1YKi2nK/

Adorado Bar. At the hip Lavapiés neihgbourhood, Adorado Cafe transforms the concept of brunch in Madrid into a specious and homely place where comfort prevails. Opened by two gastronomy lovers from Argentina. Address: 22 Calle del Mesón de Paredes

For Coffee

Toma Café. I especially like their place in Malasana neighborhood, since high ceilings and rustic interior makes it easy to enjoy your espresso to the fullest. Address: 49 Calle de la Palma

Faraday. A must visit for music lovers, who can drink their espresso with good music and buy the original vinyl on their way out. Because Faraday is not only a coffee shop; its a hybrid store with books, artisan jewelry and vintage furniture. Address: 9 Calle de San Lucas

https://www.instagram.com/p/B4cRLEwobFo/

Café Comercial. A 128 years old cafe, restored recently and brought back to its glamorous days. Try chocolate with churros. Address: 7 Glorieta de Bilbao

Hola Coffee. For some, they serve the best coffee in Madrid. Two owners, Nolo Botano and Pablo Caballero buy their beans from small producers around the world and roast it in the house. Address: 33 Calle del Dr. Fourquet

To Eat

Sala de Despiece. A meat oasis. You enter through a refrigerator handle as a door knob to a pure white space. The menu is extraordinary, each dish is very well thought, like you’ll expect from a fine-dining restaurant. Address: 11 Calle de Ponzano.

https://www.instagram.com/p/BhE_nckFbGJ/

When in Spain, my absolute favorite time is Vermouth Time! Traditionally, Spanish people used to drink vermouth before lunch as an appetizer with some tapas; but now its enjoyed any time during the day. In Madrid, I encourage you to make a tapas crawl at Sylkar (for spanish omelette), Fide, El Doble and La Sastreria. They are all on the same street, Calle de Sta Engracia.

Another local’s favourite is Bodega de la Ardosa. It’s wood paneled bar, old photos, barrels, and towering shelves of liquor bottles look as if they haven’t changed in 127 years. Their “tortilla de patatas” (spanish omelette) is delicious, soft and moist. Address: 13 Calle de Colon.

https://www.instagram.com/p/B8OYNQvHITa/?utm_source=ig_web_copy_link

Lastly, La Castela. Our absolute favorite! A true hidden gem.

https://www.instagram.com/p/BBI2rX1SzHY/?igshid=1jdo5so3w1t4n

For Drinks

Salmon Guru. Inspired by a club in New York from 60’s, Salmon Guru is listed in “50 Best Bars in the World. Address: 21 Calle de Echegaray

https://www.instagram.com/p/B5IwNoFIULi/?utm_source=ig_web_copy_link

Bar Cock. One of the Madrid’s oldest bars since 1921; with its cosy aurora, its a perfect place to sit an have conversation. Address: 16 Calle de la Reina

Macera Taller Bar. With the traditional technique called maceration, this authentic bar make their own brand of craft alcohol with a variety of flavors from herbs to fruits to spices. Address: 21 Calle de San Mateo

1862 Dry Bar. Mint Julep, Gin Fizz and Martinez are among favorites. Address: 27 Calle del Pez

https://www.instagram.com/p/B6lQ8AulevK/?utm_source=ig_web_copy_link

Kike Keller. In day, Kike Keller is a design shop with unique items and at the night it turns to be a hidden bar. If you’re in the neighborhood, make sure to stop by. Address: 17 Corredera baja de San Pablo

For Shopping

You’ll be amazed to find so many designer and concept shops in Madrid. If you’re looking to buy one-of-a-kind items, make sure to visit: Do Design, Kike Keller, Fantastic Company Flagship Store, La Eriza, El Moderno Concept Store, Loop Vintage and Vintalogy. 

https://www.instagram.com/p/BlaIATWhp7A/?utm_source=ig_web_copy_link

El Rasto Market. Most popular flea market in Spain, open every Sunday.

To Stay

7 Islas Hotel. Remember I told you about Kike Keller? They designed 7 Islas Hotel with their fashionable furniture with a distinct personality. Book here

https://www.instagram.com/p/ByhSMooCiVd/?utm_source=ig_web_copy_link

Soho Boutique House. Located at the heart of Madrid, very close to Gran Via. Everywhere is in walking distance. You’ll love the clean and minimalist look in rooms. Book here

İyi Madrid Rehberi

“Bir gün mutlaka Madrid’de yaşayacağım” demek için Madrid’de uzun bir haftasonu geçirmek yetiyor. İspanya’daki ekonomik kriz ve durgunluk yıllarından sonra, Madrid’deki yaratıcı genç beyinler krizden kalkmanın yollarını buldu ve şahane tasarım mağazaları, kafeler, restoranlar açtılar. Ve Madrid ekonomisini de canlandırdılar. Madrid’de yapılacak, görülecek; üstelik gastronomi anlamında da o kadar seçenek var ki insanın başı dönüyor.

Kahvaltı/Brunch

Federal Cafe. Barselona rehberlerimi okuduysanız, Federal Cafe’yi mutlaka duymuşsunuzdur. Madrid şubesi şehre organik lezzetler, iyi kahvaltı ve lezzetli kahve seçeneklerini getirmek için orijinal Barselona headquerter’ını klonlamış. Adres: 9 Plaza de las Comendadoras.

Hermanas Acre. 2 kız kardeş tarafından kurulan, gün boyunca sağlıklı tabaklar  ve kahvaltı servis eden güzel bir cafe. Servis ettikleri lezzetler kadar, aydınlık iç dekorunda vakit geçirmesi çok keyifli. Adres: 6 Calle Marqués de Monasterio

Adorado Bar. Adorado Cafe, Lavapiés semtinde, Madrid’deki brunch konseptini konforun hakim olduğu ferah bir ortama dönüştürüyor. Arjantinli iki gastronomi aşığı tarafından açılmış, menüsü baya lezzetli. Adres: 22 Calle del Mesón de Paredes

Kahve

Toma Cafe. Madrid’deki çoğu mekanın kahvesi Toma’dan gidiyor; Berlin’deki Five Elephant veya Istanbul’daki Petra gibi. Toma Cafe’nin iki şubesi var Madrid’de; bence Malasana mahallesindeki yerlerini ziyaret edin; yüksek tavanları, rustik iç mekanı ile espressonuzun tadını sonuna kadar çıkarın. Adres: 49 Calle de la Palma

Faraday. İyi müzik seviyorum diyorsanız, dükkanda çaldıkları plağı da satın alıp çıkabileceğiniz hybrid bir kahve dükkanı / mağaza Faraday. Sadece plak değil; kitap, el yapımı takı ve vintage mobilya alışverişi de yapabilirsiniz. Adres: 9 Calle de San Lucas

Café Comercial. 128 yıllık tarihi bir kafe; 3 sene önce restore edilmiş ve göz alıcı günlerine geri dönmüş. Mutlaka çikolata ve churros deneyin. Adres: 7 Glorieta de Bilbao

Hola Coffee. Bazıları için Madrid’deki en iyi kahveyi Hola Coffe servis ediyor. Sahipleri Nolo Botano ve Pablo Caballero, kahve çekirdeklerini dünyadaki küçük üreticilerden satın alıp dükkanda kavuruyor. Adres: 33 Calle del Dr. Fourquet

Yemek

Sala de Despiece. Gerçekten farklı bir restoran Sala de Despiece. Dekorasyonu bir buzdolabı gibi, buzdolabı kapısını açarak içeri giriyorsunuz; bembeyaz bir ortamda spot ışıklarının altında kasap kıyafeti giymiş bir ekibin servisinde yemek yiyorsunuz. Böyle dedimse de soğuk bir ortam beklemeyin! Menü olağanüstü, her yemek çok iyi düşünülmüş, sanki fine-dine bir restoran gibi. Adres: 11 Calle de Ponzano.

İspanya’dayken en sevdiğim saat Vermut Saati! Geleneksel olarak, İspanyollar öğle yemeğinden önce iştahlarını açmak için ufak tapaslar ile vermut içerlermiş; ama şimdi gün boyunca herhangi bir saatte vermut içip tapas hüpletebilirsiniz. Madrid’de Sylkar (İspanyol omleti için), Fide, El Doble ve La Sastreria‘da bir tapas turu yapmanızı öneririm. Eşlikçisi de tabiki vermut (ya da bira). Hepsi aynı sokakta, Calle de Sta Engracia‘da.

Lokallerin bir başka favorisi de Bodega de la Ardosa. Ahşap panelli barı, eski fotoğrafları, varilleri ve likör şişelerinin arasında yükselen rafları 127 yıldır hiç değişmemiş gibi görünüyor. Özellikle İspanyol omlet’leri meşhur, soğanlı ve içi sulu. Adres: 13 Calle de Colon.

Akşam İçkisi

Somon Guru. New York’ta 1960’lardan bir kulüpten esinlenen Salmon Guru, “Dünya’nın En İyi 50 Barı”nda listeli. Kokteyllerini enteresan bardaklarda servis ediyorlar, tam fotoğraflık! Adres: 21 Calle de Echegaray

Bar Cock. 1921’den beri açık olan Bar Cock, Madrid’in en eski barlarından biri. Rahat bir yer, çok sesli olmayan bir müzik yayını var. Hem bir şeyler içelim hem de muhabbet edelim derseniz tercih edebilirsiniz. Adres: 16 Calle de la Reina

Macera Taller Bar. Bu otantik bar, otlardan meyvelere ve baharatlara kadar çeşitli aromalarla kendi artizan alkollerini yapıyor. Üstelik fiyatları da çok uygun. Barcelona’da da şubeleri var. Adres: 21 Calle de San Mateo

1862 Dry Bar. Mint Julep, Gin Fizz ve Martinez favoriler arasında. Adres: 27 Calle del Pez

Kike Keller. Sabahları, Kike Keller benzersiz objeler satan bir tasarım mağazası; saat 22:00’den sonra ise gizli bir bara dönüşüyor. Civardaysanız mutlaka uğrayın. Adres: 17 Corredera baja de San Pablo

Tasarım Dükkanları

Madrid’de bu kadar çok tasarımcı ve konsept mağaza bulduğunuza şaşıracaksınız. Bunlar favorilerim ama mutlaka Malasana ve Chueca’da gezerken sizin de gözünüze çarpan yerler olur: Do Design, Kike Keller, Fantastic Company, La Eriza, El Moderno, Loop Vintage ve Vintalogy.

El Rasto Pazarı. İspanya’nın en popüler bit pazarı, her pazar açık.

Otel

7 Islas Hotel. Kike Keller’in tasarımını yaptığı “keşke benim evim de böyle olsa!” diyebileceğiniz çok şık bir butik otel. Rezervasyon için buraya.

Soho Boutique House. Madrid’in kalbinde, Gran Via çok yakın. Her yer yürüme mesafesinde. Odalar temiz ve minimalist. Rezervasyon için buraya.

Italy’s Best Kept Secret: Puglia

“Where is Puglia, exactly?”. The most frequent question I was asked when planning my trip to Puglia. I told everyone, “Imagine Italy as a boot, Puglia is the heel“. In September, I visited 5 different cities in the region; and couldn’t help myself film the whole experience. Those 5 cities are: Bari, Polignano A Mare, Alberobello, Ostuni, Lecce and Otranto. Even though I speak in my native language, you can watch it for the sake of beautiful beaches, mystical towns, great food AND get inspired. I’ll be doing a whole “Good Puglia Guide” soon!

“Puglia tam olarak neresi oluyor?”. Puglia’ya gideceğimi söylediğimde herkesin en çok sorduğu soruydu. Italya’yı bir çizme gibi düşünürseniz, Puglia çizmenin topuk kısmı. Eylül ayında Puglia’da 5 farklı şehri gezdik ve bir değişiklik yaptım – tüm geziyi filme aldım. Filmde göreceğiniz şehirler Bari, Polignano A Mare, Alberobello, Ostuni, Lecce ve Otranto. Her zamanki gibi “İyi Puglia Rehberi” gelecek ama öncesinde biraz ilhamlanmak, Puglia’nın şahane koylarını, zeytin bahçelerini, şehirlerini görmek için sizi video’ya bekliyorum.

Beğenirseniz, kanala abone olmayı unutmayın!

Eating in Prague Was Challenging But I Got You Covered

I like eating my way while traveling, I believe best way to experience a place is through food. You can always find me seated at a restaurant table or having a quick bite before our next stop. Of course one may also go to museums, wander in streets, talk with locals to experience but none of the above is as tasty and full filling as eating.

That’s why I was a bit anxious when I figured out I am not that into Czech food – it just didn’t make my tastebuds dance in joy. There were a few places I marked in Prague for eating and drinking, and here I want to share them with you, just in case we have the same taste in food.

My favorite places to eat and drink while in Prague are;

Cafe Letka

Good for brunch, light lunch or afternoon drinks. Coffee is very tasty, they bring beans from Five Elephant in Berlin. The interior is so original; cracked walls, crystal chandeliers and factory lamps will just WoW you.

Eska

Eska is a restaurant, bakery and a café, cited in the Michelin guide. We’ve been there for brunch but heard it’s even better for dinner with the tasting menu. They give a modern makeover to traditional dishes.

Manifesto Market

Food markets are my favorite, Time Out Market in Lisbon, Van Van in Barcelona, de Foodhallen in Amsterdam and now Manifesto in Prague. These markets generally host the best street food restaurants in the city, which serve in trucks and accompanied with good cocktails. Only tip you need is to follow the que. Check the opening hours from here.

Veltlin

Wine bar in Prague offering natural wines from all around Europe. They know all the small wine producers by heart; just leave the decision to the owners and enjoy exploring different tastes.

Muj Salek Kavy

Statement coffee shop in Karlin district, which became my favorite district in Prague with it’s really nice vibrant vibe.

Ema Espresso Bar

In front of the Manifesto Market, EMA Espresso Bar is attracting with its Scandinavian neat design. Good for coffee with warm cinnamon bun.

Prag’da Nerede Yesek, Nerede Bir Şeyler İçsek Diyenler Buraya

Bir şehri deneyimlemenin en iyi yolu bence yemek! Seyahatlerin büyük kısmında ya bir restorandayızdır ya da bir sonraki durağımızdan önce ayakta bir şeyler atıştırıyoruzdur. Tabii ki, gittiğiniz yerin kültürünü anlamak için müzelere gidip, sokaklarda dolaşabilir veya yerli halka karışabilirsiniz ancak kabul edelim bu opsiyonların hiçbiri yemek yemek kadar eğlenceli değil.

Bu yüzden Prag’a gittiğimizde Çek yemeğine çok da bayılmadığım için biraz endişelendim – bu tabiki tamamen subjektif bir yorum, aranızdan sevenler olabilir. Ama yemek zevki benimkine benzeyenler için, Prag’da beğendiğim birkaç yeri paylaşmak istiyorum. Prag’da ne yenilir, nereye gidilir diyenler benim favorilerim aşağıda;

Cafe Letka

Brunch, hafif öğle yemeği veya öğleden sonra bir şeyler içmek için Cafe Letka’yı tercih edebilirsiniz. Kahvesi çok lezzetli, Berlin’deki Five Elephants’tan. Dekorasyonu ise çok özgün; taş duvarları, kristal avizeleri ve fabrika lambaları gözlere şölen.

Eska

Eska, Michelin rehberinde geçen bir restoran, fırın ve kafe. Biz brunch için gittik ama menüye dayanarak diyebilirim ki tadım menüsü ile akşam yemeği için de tercih edebilirsiniz. Geleneksel yemeklere modern yorumlama ile servis ediyorlar. Biraz tuzlu.

Manifesto Market

Avrupa’da yerel yemek pazarlarını baya seviyorum! Lizbon’da Time Out Market, Barselona’da Van Van, Amsterdam’da Foodhallen’dan sonra Prag’da Manifesto’yu bulunca baya mutlu olduk. Bu pazarlarda restoranlar yan yana kiosklar içinde servis veriyor ve genellikle şehirdeki en iyi sokak lezzetleri buralarda oluyor. İhtiyacınız olan tek ipucu önünde kuyruk olan kiosklardan yemek. Diyelim ki aç değilsiniz, arkadaşlarınızla kokteyl içmeye de uğrayabilirsiniz. Açılış saatlerini buradan kontrol edin.

Veltlin

Tüm Avrupa’dan, küçük üreticilerden topladığı natürel şarapları servis eden bir şarap barı. Son dönemde 3. dalga kahve dükkanları gibi sadece natürel şarap servis eden şarap barları da trend olmaya başladı. Veltlin’e giderseniz, sahibine nasıl lezzetlerden hoşlandığınızı söyleyip, seçimi ona bırakın. Önce tattırıyor, beğenirseniz devam ediyorlar. O yüzden bilmediğiniz bölgeleri denemekten çekinmeyin.

Muj Salek Kavy

Prag’ın en sevdiğim bölgesi Karlin olu. Bu kahve dükkanı da bölgenin en meşhur buluşma noktası.

Ema Espresso Bar

Manifesto Market’in önündeki EMA Espresso Bar, İskandinav tarzı zarif dekorasyonu ile dikkat çekiyor. Sıcak tarçınlı çörek ile kahveyi hüpletebilirsiniz.

A Carnivore’s Dream: Casa Julián

Warning! This story contains lots of content about meat; you might want to switch to my other guides if you’re vegan or vegetarian.

My biggest dream is to take a break from work for 2 months and wander around Spain with car; going from one town to another. Why? I really love the country, the language and the people. And I know Spain is more than just Barcelona and Madrid.

If you’re following the blog for some time, you’ll know by now Uzcan’s super power: He is a master when it comes to finding really good and authentic restaurants, which have lots of history. This time, he found one in Tolosa, at a 45 minute drive from San Sebastián.

In a poorly lit, cellar like basement, Casa Julián is serving meat since 1954. The meal starts with their special “piquillo” peppers, they arrive to the table while still sizzling on a white plate. The look is not very appetizing, but taste is so delicious! Then, you’ll have some seasonal side dishes. Within those, if you’re lucky enough to catch the white asparagus season – please order those.

You’ll reach the climax when meat is served. If you’re wandering how they’re grilling, watch its video at Uzcan’s food blog, here.

The meal ends with burnt cheesecake, which I forgot to capture on camera since I was busy eating it. Accompanied by a glass of sweet vine.

A single bite to any of the above is enough to plan your trip to Tolosa.

Bon Appétit!

Bir Etoburun Hayali: Casa Julian

Uyarı! Bu hikayede et hakkında konuşuyoruz; vegan veya vejeteryansanız diğer rehberlerime geçmek isteyebilirsiniz.

En büyük hayalim işe 2 ay ara verip İspanya’da köy köy, kasaba kasaba tekrar dolaşmak. Çünkü İspanya Barcelona ve Madrid’den ibaret değil (iki şehri de çok sevsem de), her bölgenin hikayesi, dili, insanı farklı. O yüzden birazdan okuyacağınız keşiften çok etkilendim!

Rehberleri bir süredir takip ediyorsanız, şimdiye dek Uzcan’ın süper gücünü öğrenmiş olmalısınız: Geçmişine sadık kalan, iyi ve otantik restoranlar bulma konusunda kendisi ustadır. Bu sefer bulduğu yer, San Sebastián’a arabayla 45 dakikalık mesafede Tolosa şehrindeydi.

Loş ışıkların altında, bodrum katında bir mahzende, 1954’ten beri et servisi yapan bir restoran: Casa Julian.

Yemek, özel “piquillo” biberleriyle başlıyor, biberler sofraya geldiginde beyaz tabakta hala cızırdıyorlar ve nefes alıp verir gibi kabarcıklar çıkarıyorlar. Tadı inanılmaz lezzetli! Daha sonra sıcak başlangıçlara geçiyorsunuz. Eğer beyaz kuşkonmaz mevsiminde geldiyseniz şanslısınız, mutlaka sipariş edin.

Yemeğin doruk noktası ise tabiki etin servis edildiği an. Eti full tuz ile kaplayıp, yatay bir ızgarada ateşin üstüde ağır ağır pişiriyor et ustası. Kendisi 2.kuşak, Casa Julian’ın torunu. Nasıl pişirildiğini merak ederseniz, Uzcan’ın yemek blogunda videosunu izleyebilirsiniz – linki buraya ekledim.

Yemek, yanık cheesecake ile son buluyor. Fotoğrafını çekememişim bir an önce tadına bakmak istediğim için. Yanında da tatlı şarap.

Tolosa’ya seyahatinizi planlamak için yukarıdakilerden herhangi birinden tek bir ısırık almak yeterli.

Afiyet olsun!

Day Trip from Bilbao: Getaria

Driving through the north coast of Spain, 30-45 mins away from San Sebastian, you’ll see Getaria sign. This little town in the Basque region has undoubtedly the best turbot fish in the world; juicy, savory and full of flavor. Here, I am listing some tips that might be useful for you about the town;

How to get there: By car or by bus. If you go there by car, you can park the car at the port.

Where to eat: Our favorite is Kaia Kaipe. We also tried Elkano; its impossible to judge it but we liked Kaia Kaipe a bit more. Order the full turbot fish and eat from head to tail. Reserve beforehand.

What to drink: Txaoli. It’s a sparkling white wine, very fresh and light with a salty taste note. The grapes of Txaoli are grown at the vineyards of Getaria. It makes a perfect souvenir while traveling back home.

What to do besides eating: If it’s summer, you can go to Playa de Gaztetape. There is no facility at the beach so bring a towel and find a shade. Another tip is for fashion lovers, Balenciaga was born in Getaria and there is a museum dedicated for him. You can pay a visit to Balenciaga museum. And if you’re into wine, you can also visit one of the vineyards in the region for tasting. I’ve never been at any of them – but locals recommend Bodega Txakoli Aizpurua.

Hope you visit this wonderful town! If you do, let me know!

Bilbao’dan günübirlik: Getaria

İspanya’nın kuzey sahilinde ilerliyoruz. San Sebastian’dan 30-45 dakika uzaklıkta, Getaria tabelasını görünce içimizi bir mutluluk kaplıyor. Bask bölgesindeki bu küçük kasaba hiç şüphesiz dünyadaki en iyi kalkan balığının yapıldığı yer; sulu, lezzetli ve efsane bir aroması var. Öyle ki, suyuna bir somun ekmek banmalık! Burada, kasaba hakkında sizin için yararlı olabilecek bazı ipuçlarını listeliyorum;

Nasıl gidilir: Otomobille veya otobüsle. Araba ile giderseniz, limana park edebilirsiniz.

Nerede ne yenir: En sevdiğimiz restoranı Kaia Kaipe. Elkano’yu da denedik; tabi ki Elkano’daki kalkan çok lezzetliydi ama biz Kaia Kaipe’yi biraz daha sevdik. Mutlaka kalkan sipariş edin ve baştan kuyruğa derisiyle birlikte yiyin. Gitmeden mutlaka arayıp rezervasyon yapın.

Ne içilir: Txaoli. Txaoli, bölgede yetişen üzümlerden yapılan, hafif, taze ve köpüklü bir beyaz şarap. Tuzlu bir tadı var. Nedense dünya çapında çok bilinen bir şarap değil; o yüzden eve dönerken hediye almak istediğiniz arkadaşlarınız varsa onlara Txaoli alın!

Yemeğin yanı sıra ne yapmalı: Getaria’ya yaz mevsiminde giderseniz, Gaztetape plajına gidebilirsiniz. Plajda hiçbir tesis yok, o yüzden yere sermek için yanınızda havlu getirin ve şemsiye getiren birinin gölgesine yanlanın. Moda sevenler için bir başka öneri ise, Getaria’da doğumlu Balenciaga’nın müzesi. Şarap tadımı yapanlardansanız, bölgedeki üzüm bağlarından birini ziyaret edebilirsiniz. Biz gitmedik ama Getarialılar Bodega Txakoli Aizpurua’yı tavsiye ediyorlar.

Umarım bir gün Getaria’yı ziyaret edersiniz! Giderseniz bana yazın!

The secret of San Sebastian Cheesecake at La Viña

“Can you please cut from the middle?” we asked to the waitress at La Viña when he was plating us the famous San Sebastian Cheesecake. The cheesecake, which looks burnt from the top, surrounded by the parchment paper is hiding an incredibly soft custard cream in the middle. And that part is where the magic happens.

The first time we’ve been to San Sebastian was 3 years ago, for our honeymoon. The city is one of the gastronomic heavens on earth and seemed suitable for two food lovers to enjoy post wedding exhaustion. After weeks of extensive research on where to eat and what to eat; we have put La Viña on the list to try their burnt cheesecake.

When I eat something really good for the first time, at the very first bite my eyes fill with tears. I’ll be honest; that’s not what has happened at La Viña, BUT there was something addictive about it.

We’ve planned our second visit to San Sebastian for June 2019. Of course, I was not remembering the taste of the cheesecake from our previous visit; since in the land of perfect pintxos, cheesecake was not my first priority. So this time, we decided to eat it mindfully to understand what ingredients they might be using. And to compare it with B Blok Bakery, which is our favorite among all San Sebastian Cheesecake alternatives in Istanbul.

[By the way, I must say – if you’re not living in Istanbul – you’d be surprised to see this cheesecake almost at every cafe. Some serve it in the original way and others serve by putting chocolate sauce and some topping on.  Its so popular that one chef is suing another for using the same name in the menu!]

Let me describe you exactly how it tastes like after my second trial. Rounds of the slice is rough like cake; and in the middle you can clearly get the strong creamy cheese taste. For me, top layer of the cheesecake is where the magic happens. It tastes like salted caramel and burned butter.

As simple is always better, this cheesecake has only 5 ingredients: Salt, sugar, cheese, eggs and heavy cream. I’ve been down the internet rabbit hole to find out which cream is used in the original version and I FOUND IT! Gabriella Ranelli, who is running Tenedor Tours in San Sebastian and a friend of La Viña’s chef Santiago Rivera claims that Santiago uses San Millan. It is a popular cream cheese in Spain, close to Philadephia cheese but saltier.

And now, you know the secret. Will you try at home?

Follow me on instagram for more!

Ozge

La Vina’daki San Sebastian Cheesecake’in Sırrı

La Viña’daki garsona, bize ünlü San Sebastian Cheesecake’lerini servis ederken sorduğumuz ilk soru: “Tam ortasını da alabilir miyiz lütfen?”. Parşömen kağıdı ile çevrili, tepeden yanık görünen bu cheesecake tekerinin en ortası akışkan ve yumuşak oluyor. Ve garsona özellikle söylemezseniz, diliminizi servis ederken bu yumuşak kısım tabağınıza denk gelmeyebilir.

Uzcan’la San Sebastian’a ilk defa balayımızda gittik, 3 sene önce. Dünyadaki gastronomi cennetlerinden biri olan bu şehir tam bizlik. Gitmeden önceki haftalarda nerede ne yenileceğine dair kapsamlı araştırmalar yaptık ve listemize yanık cheesecake’i denemek için La Viña’yı koyduk.

Gerçekten iyi bir şeyi ilk kez yediğimde ilk ısırıkta gözlerim yaşla doluyor (misal Gaziantep’te Zeki Inal’ın şöbiyeti). Dürüst olmam gerekirse; La Viña’da yediğimde gözlerim dolmadı ama bu cheesecake’te bağımlılık yaratan birşey vardı.

San Sebastian’a ikinci seyahatimizi Haziran 2019’da yapmaya karar verdik. Tabii ki, önceki ziyaretimizden cheesecake’in tadını tam hatırlamıyordum; San Sebastian pintxos’ları ile ünlü bir şehir olduğu için cheesecake ilk önceliğiniz olmuyor. O yüzden bu sefer hangi malzemeleri kullandıklarını anlamak için dikkatle yemeye karar verdik. Ve İstanbul’da denediğimiz tüm San Sebastian Cheesecake reçetleri arasında en sevdiğimiz B Blok Bakery ile karşılaştırmak istedik.

[Bu arada – eğer İstanbul’da yaşamıyorsanız – bilin ki şuan hemen hemen her kafede bu cheesecake’i bulabilirsiniz. Bazıları orjinal şekilde, bazıları ise çikolata sosu koyup servis ediyor. O kadar popüler ki, aynı ismi kullanarak servis eden mekanlar birbirini dava etmişler!]

İkinci San Sebastian seyahatimizden sonra artık bu tadı tanımlayabilirim! Cheesecake tekerinden kesilen bir dilimin dış kenarları fırında pişmiş suflenin sertliğinde oluyor. Ortasından ise güçlü, biraz tuzlu ve kremamsı bir peynir tadı alıyorsunuz. Benim için en lezzetli yeri ortası olduğu kadar yanık üst kısmı. Peynirin içindeki süt yüksek sıcaklıkta karamelize olduğu için, tuzlu karamel ve yanmış tereyağı arasında bir tat alıyorum. Bir de yumurta kokmuyor! Istanbul’da denediklerimde beni en çok rahatsız eden yumurta kokusu…

İyi olan herşeyde olduğu gibi, çok sade bir malzeme listesi var: Tuz, şeker, krem peynir, yumurta ve krema. Orijinal reçetede hangi peynirin kullanıldığını bulmaya baya taktım ve Google’da saatler süren araştırma sonunda BULDUM! San Sebastian’da Tenedor Tours’un sahibi ve La Viña’nın şefi Santiago Rivera‘nın bir arkadaşı olan Gabriella Ranelli, Santiago’nun San Millan krem peyniri kullandığını söylemiş. Hatta reçetenin gizli olmadığını ve Santiago’ya sorarsanız kendisinin de söyleyeceğini söylüyor. Bu peynir İspanya’nın popüler bir krem peyniri, Amerikalıların Philadephia peyniri gibi ama daha tuzlu.

Şimdi cheesecake’in sırrını sen de öğrendin, evde denemeye var mısın?

Özge

 

 

 

 

The Hit List for Food & Drinks in Barcelona

(Rehberin Türkçesi ve haritası için yazının aşağısına inin)

I’ve been going to Barcelona for almost 9 years now, and as city is evolving I realized so am I. Below is the list I make from our last visit, and all of them are very recent favorites. Enjoy!

Brunch

Federal Cafe. Pioneer for Australian type breakfast. I love their place in Gotic (they have another branch in Sant Antoni) ; a place where you can sit and enjoy your coffee for hours while watching people pass by the passage.

Caravelle. An American Style Diner. Everything from the brioche burger buns, to the hot sauces is hand-made in Caravelle’s kitchen. They always try new things; so go there and surprise yourself! I prefer Caravelle for brunch, but check them all day long.

Can Dende. Really good pancakes.

Coffee

When it comes to coffee taste and atmosphere of the shop are equally important for me. That’s why these 3 are my absolute favorites.

Cafe Cometa.

Nomad Coffee.

Satan’s Coffee.

Lunch

El Pachuco. Mexican. They have tacos, nachos and quesadillas in the menu. I’ve never been to Mexico but El Pachuco’s tacos are the best I’ve tried so far. It goes perfect with Michelada. Plus, they make their own hot sauce – the perfect condiment for tacos.

el pachuco good city guides

Quimet y Quimet. A traditional tapas bar, famous for its Montaditos (small sandwiches). We keep coming back to this place because for me they found the perfect umami taste; sweet and sour notes combined with a crunchy bread. Try these 3 Montaditos: 1- Salmon & yoghurt & truffled honey 2- Baby squid & onion 3- Cured beef meat & sweet tomato

La Cova Fumada. I can write forever about this place. But instead, I’ll simply say its a legendary bodega. They grill freshest sea food; sardines, mackerel, prawns, squid, octopus with garlic and parsley.  You should go there around 11 a.m. since there is always a que and food finishes by 1 p.m.!

Bormuth. Local tapas bar, quality food.

bormuth good city guides

Dinner

Canete. My best memories in Barcelona are from Canete. Its loud, lively and full of laughter. So typical Spain! Food is exquisite; try squid sandwich and aged beef steak with foie. And always call to reserve beforehand! A bit pricey vs rest of Barcelona.

El Sortidor de la Filomena Pagès. Patatas bravas are magic, I love their chilli mayo sauce. The interior is from more than 100 years ago; you still feel the atmosphere around. Plus, everyone there was local – very rare to find in Barcelona. Prices are reasonable.

El Xampanyet. The minute you walk in, El Xampanyet gets you with its charm. Order anything from the bar you like, they are all delicious. Our favorite is grilled meat with pedron peppers. And also, champagne runs like water.el xampanyet

La Flauta. Best classic tapas restaurant, which is not very touristy. Rest of the tapas alternatives like Ciudad Condal or Cerveceria Catalana are floading with tourists.

7 Portes. Your search for the best paella is over! Head to 7 Portes.

Cocktails

La Confiteria. Latest favorite cocktail bar discovery in el Raval. Back in 1912, the venue used to be a neighborhood candy shop. While renovating the interior, they kept most of original decor which is jaw dropping.  Tiles on the floors, oak parquet, painted ceiling… Sip your Old Fashioned among them.

la confiteria good city guides

Barselona’da Ne Yenir? Ne İçilir? Favoriler Rehberi

Neredeyse 9 yıldır Barselona’ya gidiyorum, şehir her gittiğimde biraz değişmiş oluyor. Eskiden bayıldığım yerlere artık eskisi kadar bayılmadığımı, farklı lezzetler aradığımı farkettim. Mesela Brunch & Cake’i çok severdim, şimdi lezzettense görsellik yemeğin önüne geçmiş gibi hissediyorum. Instagram feed’i için güzel görünen yerlerdense ruhu olan yerler daha hoşuma gidiyor. O yüzden bu listede, son ziyaretimden en sevdiklerimi bulabilirsin. Keyfini çıkar!

Brunch

Federal Cafe. Avustralya tipi kahvaltıda öncü. Gotic’teki yerlerini çok seviyorum (Sant Antoni’de başka bir şubeleri daha var); pasajdan geçen insanların günlük koşturmalarını izlerken geçerken saatlerce oturup kahvenin tadını çıkarabileceğin bir yer.

Caravelle. Amerikan Tarzı Diner. Burgerlerden acı soslara her şey Caravelle’nin mutfağında el yapımı. Her zaman yeni şeyler deniyorlar, o yüzden menü sürekli değişiyor. Ben brunch’larını seviyorum çünkü ekmekleri çok iyi.

Can Dende. Pancake’leri favorim

Kahve

Kahveye gelince, benim için en önemlisi kahvenin tadı. Ama atmosfer de bir o kadar önemli. Şu 3 kahve dükkanını çok tavsiye ederim:

Cafe Cometa.

Nomad Coffee.

Satan’s Coffee.

Öğle yemeği

El Pachuco. Meksikalı. Menüde tacos, nachos ve quesadilla var. Meksika’ya gitmedim ama El Pachuco’nun tacosu şu ana kadar denediğim en iyi taco. Michelada ile mükemmel gidiyor. Ayrıca kendi yaptıkları acı sosu da mutlaka dene. Uygun fiyatlı bir öğle yemeği.

Quimet y Quimet. Montaditos’u (küçük sandviçleri) ile ünlü geleneksel bir tapas bar. Buraya her geldiğimizde mutlaka uğrarız çünkü umaminin kitabını yazmışlar diyebilirim. Altta gevrek bir ekmek, üstündeki malzeme birleşimlerinde de tatlı ve ekşi notlar bir arada. Bu 3’ünü deneyin: 1- Füme somon, yoğurt ve trüflü ballı 2- Bebek kalamar ve soğanlı 3- Kurutulmuş dana eti ve tatlı domatesli

La Cova Fumada. Burası hakkında sonsuza kadar yazabilirim. Barselona’da sadece 1 öğle yemeği hakkınız varsa, burası olmalı! Taptaze deniz mahsullerini alıyorlar; ızgara yapıp, mis gibi soğuk sıkım zeytinyağı ve sarımsak ile servis ediyorlar. Sardalya, uskumru, karides, kalamar, ahtapot… Hepsi şahane! Saat 11 civarında kapıda ol, çünkü çoğunlukla sıra oluyor ve 13: 00’de bitiyor. Veya akşam saatlerine de bakabilirsin.

Bormuth. Yerel tapas bar, kaliteli yemekler.

Akşam yemegi

Canete. Barselona’daki en güzel anılarım Canete’den. Gürültülü, canlı ve kahkaha dolu. Yemekler mükemmel; kalamar sandviç ve kaz cigeri & biftek’i dene derim. Rezervasyon şart. Diğer önerilerime göre biraz daha pahalı, özel günler için doğru tercih.

El Sortidor de la Filomena Pages. 100 yıldan eski bir resturant, renove edilip tekrar hayata dönmüş. İçeride neredeyse hiç turist gormedim diyebilirim; ki bu Barselona gibi artık turist akınına uğrayan bir şehirde çölde vaha bulmak gibi. Patatas bravasının sosuna bayıldım! “Gunun yemegi” menusunu isteyin, lezzetli seçenekler vardı. Fiyatları da makul. Bazı akşamlar caz dinletisi oluyor.

El Xampanyet. İçeri girdiğiniz dakikada, El Xampanyet cazibesi ile insanı yakalıyor. Bardan istediğin her şeyi sipariş edebilirsin, hepsi çok lezzetli. En sevdiğimiz ise pedron biberli ızgara et. Ayrıca kendi yaptıkları Cava’dan sipariş edin, su gibi akıyor.

La Flauta. Çok turistik olmayan (bence) en iyi klasik tapas restoran. Ciudad Condal veya Cerveceria Catalana gibi tapascılar genelde Amerikalı turist kaynıyor.

7 Portes. En iyi paella. Senelerdir değişmeyen reçetesi ve lezzeti ile kesinlikle favorimiz!

Kokteyl

La Confiteria. El Raval’daki son kokteyl barı keşfi. Mekan 1912 yılında mahallenin eski şeker dükkanıymış. Hala aynı fayansları, meşe parkeleri, Ronesans gibi resimli tavanları, orjinal barı ile tek kelime ile efsane bir yer! Koktely menusu ise mekan dokusuna 180 derece tezat; çok modern. Tek yemek hakkınız varsa La Cova Fumada’ya gidin demiştim, tek bir içki hakkınız varsa da buraya!

 

 

Stands the Test of Time: Pandeli Restaurant

We were trying to find our way through the cobblestone narrow streets of Eminonu, the old city on a cold and windy day. District is always crowded with people, so tight that if you don’t watch your steps you can end up in a completely different place than intended. Like different ocean currents; some go left, some go right and some just bear down on you.

goodcityguides mısır carsisi

That day was no different. Struggling to find our way, we somehow managed to climb the century old stairs of the Egyptian Bazaar. And then, I ate one of the best keskek of my life in Pandeli Restaurant!goodcityguides istanbul pandeli restaurant 1goodcityguides istanbul pandeli restaurant 1

Mosyo Pandeli first started being in food business with his kofte (meatball) truck at the backstreets of Egyptian Bazaar. Later on, he opened up his first small kofte restaurant which ended up re-locating numerous times – however he was always around the old city. These happened around 1910s.

In 1926, he opened up a restaurant in Arabacilar Street which marked his fame. He was like a maestro in and outside the kitchen, his regulars were famous local & global artists, politicians, writers. And there, he created almost century famous dishes: dolma with vegetables and chicken, sea bass wrapped in paper, eggplant & doner borek. And almond cookie.goodcityguides istanbul pandeli restaurant menügoodcityguides istanbul pandeli restaurant menü

Like all the great chefs, he was sui generis; at times yelling his staff or murmuring the guests, but always with a great spirit that everyone felt it was part of the show.

In 1955’s 6-7 September incidents, his restaurant was tared apart and Mosyo Pandeli was frustrated, thinking of quitting. All newspapers wrote about Pandeli, how much he would be missed and how Istanbul would be meaningless without him. So, Prime Minister of the time wanted to do something about it, and he convinced Governor of Istanbul to assign a new place for Pandeli’s restaurant. That’s how he moved and opened up his new restaurant at the second floor of Egyptian Bazaar.goodcityguides istanbul pandeli restaurant manzaragoodcityguides istanbul

Pandeli was closed for the last 2 years, but luckily there are still people who are willing to own the history and give back the value it deserves. Now, with its new owners, Pandeli is running again and you can find the same menu with the same exquisite atmosphere. There is nothing like watching Golden Horn from the small window of Egyptian Bazaar and dreaming of people who’ve been eating before you: Audrey Hepburn, Robert De Niro, John Malkovich…goodcityguides istanbul pandeli restaurant audrey hepburn

There is one story which I loved about Pandeli. Once he became very famous, he started having businessman as regular guests from all over the globe. One day, an American proposed him to open up a branch abroad. Pandeli asked “What about the ingredients, how will I find them?”, and American said “We’ll bring them with plane (from Turkey)“. And Pandeli said “Each day, I pick up my spices from the local bazaar, I work with my local butchers, I pick everything by hand. How I can I cook with ingredients shipped with plane? A beautiful rose can only raise from the soil she loves.“. And he refused the offer.

What a man!

If you eat at Pandeli, let me know!

Ozge

Zamana Karşı Duran Bir Hikaye: Pandeli Restaurant

Soğuk ve rüzgarlı bir gün, Eminönü’nün kaldırım taşı döşeli dar sokaklarında yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Burası her zaman insanlarla doludur, hatta o kadar kalabalıktır ki nereye gideceğini baştan bilmezsen kendini tamamen bambaşka bir yerde bulursun. Insanların yürüyüşleri okyanustaki akıntılara benziyor; aynı yönde ilerleyenlerin bazıları sola, bazıları sağa yürüyor; bazıları ise sadece üstüne üstüne geliyor.

O gün de farklı değildi. Pür dikkat yolumuzdan şaşmamaya çalışırken, Mısır Çarşısı’nın asırlık merdivenlerinden tırmanıp 2.kata çıkmayı başardık. Ve sonra… Sonra Pandeli Restaurant‘ta hayatımın en iyi keşkeklerinden birini yedim!

Mosyo Pandeli, ilk olarak Mısır Çarşısı’nın arka sokaklarındaki köfteci arabası ile hammallara köfte-ekmek satarak hayata atılıyor. Daha sonra, 1910’larda ufak bir köfte dükkanı açıyor ama sürekli yer değiştiriyor.

Pandeli’nin parmakla gösterilecek ve uzun süre kulaktan kulağa konuşulacak restaurantını açması 1926 yılında. Arabacılar Caddesi üstünde. Kendisi hem mutfakta hem de restaurantta adeta bir maestro gibi. Ünü kendisini aşıyor ve ünlü sanatçılar, politikacılar, yazarlar Pandeli’nin müdavimi oluyorlar. Mosyo Pandeli, o dükkanda mutfağa ilk defa giren ve hala şuan bile çoğu restaurantta servis edilen asırlık lezzetler yaratıyor: sebzeli ve piliçli dolma, kağıtta levrek, patlıcanlı dönerli börek. Ve bademli kurabiye!

Tüm büyük şefler gibi, o da nev-i şahsına münhasır biri; bazı günler çalışanlarını herkesin ortasında fırçalıyor bazen de misafirlerine söyleniyor. Ama hepsi restaurantın atmosferinin, samimiyetinin ve gerçekliğini bir parçası gibi. Kimse şikayet etmiyor.

Malesef 1955’teki 6-7 Eylül olayları sırasında Arabacılar Caddesi’ndeki restaurantı yağmalanıyor. Mosyo Pandeli o kadar üzülüyor ki, aşçılığı bırakmayı düşüyor. Bunu duyan gazeteciler “ah Pandeli, vah Pandeli, sensiz Istanbul neye benzer” diye manşetler atınca, dönemin başbakanı Adnan Menderes duruma el atıyor. Istanbul Valisi’ni arayıp, Pandeli’ye bir yer tesis etmesini istiyor ve o zaman vakıflara ait olan Mısır Çarşısı’nın 2.katına yerleşiyor Pandeli.

Pandeli son 2 yıldır turist azlığından dolayı kapalıydı, ama neyse ki hala tarihe sahip çıkan ve ona hak ettiği değeri geri verebilen insanlar var. Şimdi, yeni sahipleri ile Pandeli tekrar kapılarını açtı. Restorasyonu ve menüsü orjinaline sadık kalınarak yapılmış. Bahsettiğim tüm lezzetler yine menüsünde yerini almış.  Mısır Çarşısı’nın küçük ve demir pencerelerinden Haliç’i izlemek ve senden önce o atmosferde yemek yemiş insanları hayal etmek kadar muhteşem bir Istanbul deneyimi çok az bulunur. Kimler geçmiş Pandeli’den? Audrey Hepburn, Robert De Niro, John Malkovich… 

Bitirmeden, son olarak Pandeli hakkında sevdiğim bir hikayeden bahsetmek isterim. Pandeli ünlenince, dünyanın her tarafından nüfuz sahibi insanların ziyaret ettiği bir yer haline geliyor. Bir gün bir Amerikalı, Pandeli’ye ortaklık teklif ediyor. Pandeli soruyor “Malzemeleri nerden bulacağım?”, ve Amerikalı “Onları uçakla getireceğiz (Türkiye’den)” diyor. Ve Pandeli, “Ben her gün baharatlarımı almak için aşağıdaki pazara iniyorum, etimi kendi kasabımdan alıyorum, herşeyi ellerimle seçiyorum. Uçakla gelen sebzelerle nasıl yemek pişer? Güzel gül sevdiği toprakta biter.” diyor ve teklifi reddiyor.

Ne adam ama!

Pandeli’de yersen bana mutlaka yaz!

Özge