İstanbul’a turist olarak gelenlere hep çok özenirim. Sanki İstanbul’un tadını onlar çıkarıyor gibi. O yüzden geçen hafta bir gün ben de İstanbul’da turist olmaya karar verip Balat’a gittim.
Balat enteresan bir yer. Osmanlı döneminde burada Yahudiler ikamet etmiş, her bir köşesinde ve binasında bu dönemin izleri var. Dar girişli 2-3 katlı cumbalı binaları, sinagogları, okulları gerçekten etkileyici. 1960 / 1970’lerde bölgede yaşayanların İsrail’e geri dönmesiyle Balat’ın çehresi değişiyor ve İstanbulluların gitmeye çekindiği bir semte dönüyor. 2003’ten beriyse Avrupa Birliği’nin projesiyle yenilenme döneminde.
Haftasonu gidersen, fotoğraf makinasını kapan Balat’ta, sokaktaki küçük çocukları çekme derdinde. Çocuklar da zeki tabi, artık para alıyorlar fotoğraflarını çekmek isteyenlerden. Ama dersen ki ben Balat’ın yenisini ve eskisini keşfetmek istiyorum, bana göre mutlaka gezmen gereken 8 yeri aşağıdaki video’mda!
Sabah tatlısı ve kahvesi Cooklife‘ta veya Coffee Department‘ta, sonra eve antika almak için Maison Balat‘ı kendine vintage bir şeyler bakmak için Rag’n Roll Vintage‘ı ziyaret edebilirsin.
Forno‘da bir lahmacun arası verip, istikamet Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi‘ne. Seni Balat’ta en çok etkileyen yapı Fener Rum Lisesi olacak. Halk arasında “Kırmızı Okul” olarak da bilinen bu okul, bilinen en eski ve en prestijli Rum okulu. Ama maalesef şuan sadece 58 öğrencisi var. Biz çekinerek kapının zilini çaldık, o gün bekçi iyi günündeymiş ki bizi içeri davet etti. İçeriden okulun manzarası harika, bahçesinden tüm Haliç ayaklarının altında.
Son olarak gezmekten yorulduysan, Aziz Cafe‘nin brownie’sini yemeden dönme!